İstanbul Modern’in Şubat ayından beri ev sahipliği yaptığı sergi, adını otel odalarımızın kapısına astığımızda huzur dolduğumuz o cümleden alıyor: Lütfen Rahatsız Etmeyin. VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin “turizm yapıları”na odaklanan ikinci yılının sergisinde tatil kavramını sorgulamamıza önayak olan işlerle karşılaşıyoruz.
Lütfen Rahatsız Etmeyin: Tatil Kavramı Üzerine Bir Sergi, VitrA ve Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin düzenlediği VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi‘nin ikinci sergisi. Projenin geçtiğimiz yılki ilk teması ticari yapılarken, bu kez turizm yapıları… Proje kapsamında düzenlenen sergide de, 5 sanatçının 6 farklı işi üzerinden turizm yapıları – tatil kavramı – tatilci ilişkisi sorgulanıyor.
Kerem Ozan Bayraktar‘ın Ada adlı üç ekranlı bilgisayar animasyonları, neyin ‘tatil’ olduğu ile değil, neyin tatil olmadığı ile ilgilenen bir iş olarak serginin hemen girişinde karşımıza çıkıyor. Üç ekranda da birbirinden rahatsız edici mekanlara yerleştirilmiş birer yatak, birer dakikalık döngüler halinde ekranda salınıyor. Böylece ‘tatil’in size dinlenme imkanı sunan birer yataktan ibaret olmadığını, o yatağın bulunduğu mekanın da (turizm yapıları bu noktada devreye giriyor) etkisini göz ardı etmemek gerektiğini anlayarak başlıyorsunuz turunuza.
Metehan Özcan‘ın sergide iki ayrı işi yer alıyor: Fransız Öpücüğü adlı fotoğraf ve video çalışması ile Benden Önce Varması Dileğiyle adlı, eski kartpostallardan oluşan çalışması. Tatil atmosferini yaşatmak için bir araç olan peyzaj düzenlemesinin objeleri olan bitkilerin, terk edilmiş bir turizm tesisinde nasıl birer obje olmaktan çıktığını gösteriyor Fransız Öpücüğü. Fakat beni daha çok çeken Benden Önce Varması Dileğiyle oldu. Eserde kullanılan eski kartpostallar, ‘tatil’ kavramının ya da evden uzak olma durumunun zaman içindeki değişimine odaklanıyor ve bunu gerçek insanların elinden çıkan metinler aracılığıyla yapıyor çünkü.
Burak Arıkan‘ın önceki işlerine aşina olanlar, Mono-tatil‘i gördükleri anda kime ait olduğunu anlayacaklar. Veri görselleştirme ve ağ haritalarını kullanarak sanat yapma yeteneğine sahip sanatçı, bu kez imzasını ‘tatil’ kavramına atıyor. Üç parçalı video yerleştirmenin ilk adımında Türkiye dahil birçok ülkenin turizm-tanıtım filmlerini bir arada izliyoruz. Ortada, bu filmlerde kullanılan kavram, obje ve simgelerin bir ağ haritası yer alıyor. Son parça ise yine bir video: Ağ haritasının analizi sonucu tüm ülkelerin filmlerinden 3-4 saniyelik bölümler kesilerek ‘ideal tatil’ için oluşturulmuş bir tanıtım videosu izliyoruz. Ağ haritasının en büyük nodlarının “kadın”, “deniz” ve “güneş” olması beni hiç şaşırtmadı!
Meriç Kara‘nın işleriyle dar bir koridordan geçerken karşılaşıyoruz. Kum saatleri kullanılarak yaratılmış time.travel, bize tatil kavramının zamanla olan acımasız ilişkisini hatırlatıyor. Üzerinde yattığımızda huzur bulduğumuz kumlar, birer düzeneğe oturtulduğunda zamanın ve tatilin geçip gittiğini gösterir hale geliyor. Eserin Tatil-Zaman, Tatil-Kum ve Kum-Zaman başlıklı bölümleri, tatilin bir parçası olan hemen hemen her şeye (bronzlaşmaktan sportif aktivitelere, tatil rutininden hediyelik eşyalara) odaklanıyor.
Serginin son işi Nermin Er‘e ait: Yol. Birinden diğerine geçtiğiniz odalar boyunca deneyimlediğiniz “tatil kavramını”nın yolculuk kavramıyla olan ilişkisine odaklanıyor sanatçı. Yolculuk kısmı olmadan “tatil” halinin yaşanamayacağını, yolculuğun da sürecin önemli bir parçası olduğunu anlıyorsunuz Er’in mekanik maketine ve bu maket ile çektiği videoya bakarken.
Sergi, tatilin mekan, zaman, yol ve algıyla olan ilişkilerine farklı sanatçıların gözünden odaklanıyor kısacası. 7 Nisan’da sona erecek, kaçırmayın!
Lütfen Rahatsız Etmeyin sergisinin çıkışı, başka bir sergiye, Prix Pictet: Güç adlı fotoğraf sergisine bırakıyor sizi. Bu sergi de 28 Nisan’a kadar İstanbul Modern’de olacak.
Fotoğraflar: Vitra Çağdaş Mimarlık Dizisi Facebook Sayfası