Graffiti kültürünün üzerine konuşmakla, yazıp çizmekle bitmeyecek engin bir deniz olduğu bir gerçek. Graffitinin bir sanat olarak kabul edilmesinin ve hatta “sokak sanatı” olarak adlandırılmasının en büyük nedenlerinden biriyse kuşkusuz Banksy. Bugüne dek yüzünü bizden saklayan Banksy, heyecan verici performansları, çarpıcı ve eleştirel yerleştirmeleri, anlamlı graffitileri ve hatta sergilerinin ardından 2010′da kendisinin yönettiği bir belgeselle (tabii ki yine yüzünü göstermeden) dünyanın karşısına çıkmıştı: Exit Through the Gift Shop.
Film, sanılanın aksine Banksy’nin kendisine övgüler yağdırdığı bir otobiyografik belgesel değil. Hatta Banksy, hikayesi anlatılan Mr.Brainwash adlı “sokak sanatçısının” yaşamındaki önemli bir basamak olarak yer alıyor kendi filminde. Genç yaşından beri video kamerası ile her şeyi kayıt alma saplantısına sahip olan Thierry Guetta, zamanla Fransız ve Amerikalı birçok graffiti sanatçısı ile birlikte dolaşıp, onların performanslarını ve ürünlerini kayıt altına almaya başlıyor. Sürpriz bir şekilde kimsenin görmediği/tanımadığı Banksy ile tanışıyor ve hatta izniyle onun da peşinde dolaşarak çalışmalarını kaydetmeyi başarıyor. Buraya kadar her şey sokak sanatçıları ve sokak sanatı ile ilgili bir belgeselmiş gibi gözüküyor. Fakat film, Thierry Guetta’nın Banksy’nin önerisiyle kendisi de bir sokak sanatçısı olmayı kafasına koyması ve Mr.Brainwash adını almasıyla bambaşka bir boyut kazanıyor. Banksy, “zorla yaratılmış sanatçı” Mr.Brainwash’un hikayesi üzerinden sanat piyasası ve sokak sanatı ilişkisini sorguluyor, günümüz sanatı ve sanatçısının değerinin nasıl belirlendiği konusu belgeliyor. Yalnızca sokak sanatıyla değil, görsel sanatların herhangi bir alanıyla ilgilenen herkesin izlemesi gereken bir belgesel bence.