Emre Eminoglu

Balıklar ve Bisikletler üzerine: Sinemada Din Eleştirisi






el-crimen-del-padre-amaro-858511l

Ortaokuldaki din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde sorgulamaya başladığım din kavramı, lisede felsefe derslerinin de devreye girmesiyle zirve yapmış; üniversitede Karl Marx’ın şu sözlerinin geçtiği metni okumamla tarafımdan tamamen reddedilmişti:

“Din; baskı altındaki bir yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi ve ruhsuz hallerin ruhudur. Din, kitlelerin afyonudur.” Read more






Posted on by thebalkabaa in film incelemeleri, filmler, sinema Leave a comment

En İyi Film Müzikleri: 2007






Hepimizin aklında yer etmiş, sinema salonundan çıktığımızda beynimizin içinde çalmaya devam etmiş film müzikleri vardır. Yalnızca o film için yazılmış, sonrasında o filmle özdeşleşmiş müzikler, ya da şarkılar. Fonda çalan bir müzik olmasaydı filmlerin ne denli sıkıcı olabileceğini düşünün. John Williams’sız bir dünya düşünün. Müzikallerin sinemaya uyarlanmadığını, müzik-marketlerde soundtrack diye bir köşe olmadığını düşünün. Akordeonsuz bir Le fabuleux destin d’Amélie Poulain, ninnisiz bir El laberinto del Fauno… Olmazdı di mi? 2007′de de olmazdı, olmadı:

En İyi Film Müzikleri 2007:

dariomarianelli1. Atonement – Dario Marinelli: Odanıza, ofisinize; şu an her neredeyseniz etrafınıza bir bakın. Ve gözleriniz müzik yapabilecek bir obje arasın. Dario Marianelli Atonement için orijinal bir film müziği yazması istendiğinde, gözüne ilk çarpan şey daktilo olmuş. Başarılı bir roman uyarlaması, yazmak sözcüğünün gerçek anlamından, edebi olan haline, kaderci yaklaşımlı anlamından, argodaki haline her türlüsünü anlatan bir film/roman olarak bakıldığında; daha iyi bir enstrüman da düşünülemezdi sanırım Atonement için. Piyano ve yaylılarla beraber hem dönemin müziğini, hem karakterlerin çaresizliğini anlatan; karamsar birkaç parçası ile savaşın kötülüğünü vurgulayan; daktilo sesleriyle de kendinizi bir karakter olarak değil, bir yazar olarak romanın içinde bulmanızı sağlayan müzikler… Favorilerim Briony ve Love Letters. Dario Marianelli’nin Pride & Prejudice‘tan sonraki bu harikasıyla hem Altın Küre, hem de Oscar ödülünü kaptığını da belirtmeli. Read more






Posted on by thebalkabaa in film incelemeleri, müzik, sinema Leave a comment

Tüm Afişleriyle: The Dark Knight






dark_knight“Why So Serious?” tagline’ı ile henüz ne kadar sinir bozucu bir coollukta bir psikopatla karşılaşacağımızı bilmeden çıktığında ilk afişleri Dark Knight‘ın, Heath Ledger henüz hayatta mıydı emin değilim. Fakat Ledger’ın zamansız ölümünün filmle anılmaya başlamasının kaçınılmazlığını filmin afişlerini değerlendirirken bile görmezden gelemiyor insan ne yazık ki. Çünkü günümüz dünyasında para her şeyden önce geliyor biliyorsunuz. Ve inanılmaz derecede paralar yatırdığınız bir filmin başrol oyuncularından biri öldüğünde; sahip olduğunuz hüzün, pazarlama departmanınızdaki telaşla karşılaştırıldığında bir hayli hafife alınabilir oluyor. Read more






Posted on by thebalkabaa in film incelemeleri, filmler, sinema Leave a comment

Karanlık Filmlerin Ustasından: The Dark Knight (2008)






Christopher Nolan’ın 2005’teki “Batman Başlıyor”dan sonraki ikinci ‘Batman’ filmi “Kara Şövalye”, 25 Temmuz’da gösterimde.

christopher_nolan_2008_the_dark_knight

Siyahlar giyen karizmatik oyuncular; öyküsünden setlerine, görüntülerinden kostümlerine kapkaranlık filmler… Bunlar, 2000’li yılların en büyük yönetmenlerinden biri olarak gösterilmeye başlamış olan Christopher Nolan filmlerinin ortak özellikleri. Bu karanlığın ardında ise; karakter odaklı, etkileyici ve şaşırtıcı yapımlar bulunuyor her zaman. Read more






Posted on by thebalkabaa in film incelemeleri, filmler, sinema Leave a comment