connor jessup

Kısa Kısa: Blackbird (2012)






32. İstanbul Film Festivali‘nin yeni yönetmenlere yer veren Yeni Bir Bakış bölümünde gösterilen Blackbird de bölümdeki birçok film gibi bir ilk-film. 1999′daki Columbine katliamının ardından bireysel silahlanmayı eleştiren, çocuklar ile şiddet eğilimi arasındaki ilişkiyi inceleyen birçok film izledik 2000′ler boyunca. Michael Moore’un belgeseli Bowling for Columbine, Gus van Sant’ın Elephant‘ı, hatta konunun dolaylı olarak Avrupa sinemasına yansımaları Thomas Vinterberg’in Dear Wendy’si ve Susanne Bier’in Oscarlı Hævnen’i bunlar arasında sayılabilir. Jason Buxton‘un Blackbird‘ü ise konuyu Kanada’nın soğuk iklimine taşıyor ve olaylara çok farklı bir açıdan yaklaşıyor: Ya bir katliamı önleyeceğini düşünerek suçlu olup olmadığını bilmediğimiz bir çocuğun hayatını altüst edersek?

Filmin merkezindeki Sean, sıradan bir liseli. Hokey takımının çekici erkeklerinden biri değil. Üstelik gotik giyimi, piercingleri, makyajı ve dinlediği müziklerle küçük bir kasabasında fazla göze batıyor. Her küçük kasaba lisesinde olduğu gibi, farklı olduğu için dışlanıyor, eziliyor, hatta şiddete maruz kalıyor. Sean’ın dışarı vuramadığı öfkesini kelimelerle önce kağıda, ardından bloguna dökmesi işleri iyice karıştırıyor. Çünkü babasıyla sık sık ava çıkan ve silahlara ilgi duyan Sean’ın evinde onlarca silah var.

Blackbird, her şeyi fazla açık ve fazla kayıt altında yaşadığımız bu çağı ve gençliği iyi analiz eden, haksız yere suçlanma paranoyasını işleyen, hem lise hem ıslahevi hem de kasaba yaşantısını ve karakterdeki değişimi oldukça gerçekçi bir şekilde yansıtabilen bir ilk-film olmuş. Başroldeki Connor Jessup‘un ileride birçok Kanada filminde karşımıza çıkacağına da eminim.






Posted on by thebalkabaa in filmler, kısa kısa: film, sinema Leave a comment