Elif Şafak yine demiş, yine demiş:
“Tamamına kavuşan tek bir şey bile yoktu hayatta; “bütünlük” denilen, kof bir kelimeden ibaretti lugatlarda. Deniz yoktu mesela; her biri ayrı ayrı yönlere akmaya çalışan sayısız sonsuz denizler vardı, tek bir denizin içinde bile. Gördüğümüz dalgalar, denizlerarası savaşların toplamdan eksilttiklerinden geriye kalabilen yükseklikte ve sıklıkta ulaşıyordu kıyıya. Ulaşıp parçalanıyordu köpük köpük, zerre zerre. İstanbul da yoktu keza. Her biri kendi güzergâhında seyreden onlarca, yüzlerce, binlerce, milyonlarca güruh, cemaat, cemiyet vardı. Artılar eksileri götürüyor, zıt rüzgarlar birbirinin cereyanını durduruyor, kimsenin gücü kimseninkine baskın çıkamadığından, sonuçta şehir varlığını korumayı başarıyor, ama bu arada durmadan azalıyordu. tıpkı dalgalar gibi, İstanbul da, toplamından eksilenlerden geriye kalandı aslında.” (Şafak, sf.104) Read more